Yapım: 2013 Yunanistan
IMDB Puanı: 7.1
Yönetmen: Alexandros
Avranas
Oyuncular: Kostas
Antalopoulos, Constantinos Athanasiades, Chloe Bolota
film
11. Yaş gününde intihar eden kız ile başlamaktadır. Asıl tuhaf olan ise kızın
intiharından sonra başlıyor. Kızın ailesi intiharı sorgulamak yerine olanları
unutma çabasındadır. Özellikle ailenin babası olayın unutulması ve hayatlarını
kalan yerden devamı için aileyi zorlamaktadır.
Bu
film kimileri tarafından otoriteye karşı bir baş kaldırış, kimilerine göre
çocuk istismarını gündeme getiren bir filmdir. Bu yorumlar elbette doğrudur.
Ancak ben farklı bir konudan baktım bu filme. Hangi konudan mı baktım? Algı
yönetimi konusundan baktım. Öncelikle algı yönetimi tanımını yapalım.
Algı
Yönetimi: Bireylerde istenilen davranışı elde etmek için onların kendilerine
gelen mesajın kaynağın gerçekliğine inanmalarını sağlamayı amaçlamaktır. Algı
yönetimi Uluslar Arası Halkla İlişkiler Dersimizin içinde geçen bir kavram. Biz
bu derste Uluslar Arası Halkla İlişkiler başlığı altında işlemiştik.
Ancak
ben bunu kişi başına indirgeyerek anlatmak istedim. Yani kişi kendini çevresine
karşı nasıl algılatır. Ya da algılatmak ister.
Örneğin;
anne babamıza karşı olan algı yönetimimiz farklıdır, arkadaşlarımıza karşı olan
algı yönetimimiz farklıdır. Yani bu iki taraf bizi aynı şekilde algılamaz. Ya
da biz onlara farklı algılatırız. Anne babamız bizi itaatkar, söz dinleyen kişi
olarak algılarken arkadaşlarımız bizi asi, heyecanlı biri olarak
algılayabilmektedir. Aslında bunun böyle olmasını biz istiyoruz. Yani farklı
farklı kişilerin kafasında farklı bir biz varız. Çünkü onların algılarını biz
yönetiyoruz.
İşte
filme bakış açım tam da bu noktada başladı. Filmdeki evin reisi “baba”
konumundaki kişi etrafındaki kişileri kendi hakkındaki düşüncelerini farklı
farklı oluşturuyor. Aslında algı yönetimi yapıyor.
Ailedeki “baba” algısı: Acımasız, dayak atan, o, olmadan
ev halkının açlıktan öleceği düşüncesi hakim. Bunun böyle düşünülmesi tesadüf
müdür.
Şimdi
size filmdeki bir sahneyi anlatayım ve sahne üzerinde analiz yapalım. Filmde
küçük kız babaya karşı baş kaldırır ve ona karşı gelir. Baba da hemen
karşılığında kızı tokatlayarak cevap verir. Eve gittiğinde bütün aile fertlerini toplar ve onların
gözü önünde evde yiyecek, içecek ne varsa çöp poşetlerine doldurup çöpe atar.
Böylece ailedeki herkes aç kalır belli bir süre. Daha sonra “baba” tekrar eve
yiyecek içecek alır ve deyim yerindeyse aile halkı yemeklere saldırır.
Aynı
kişi “baba” dışarıda çocuklarıyla ilgilenen, eğitimine önem veren, hiç şiddet
yanlısı olmayan bir kişi olarak tanınıyor. Çünkü çevresine davranışlarıyla bunu yansıtıyor. Yani onların algılarını da bu şekilde yönetiyor. Bu da demek
oluyor ki karşımızdaki kişilerin
kafasındaki bizi istediğimiz gibi oluşturabiliriz bu da algının
yönetilmesi oluyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder