27 Nisan 2016 Çarşamba

BİR HAZ MARKASI "BEAUTİFUL YOU"


Kitabın ana karakterleri; Maxwell ve Penny’dir
Penny, büyük bir hukuk bürosunda stajyer olarak çalışmaktadır. Maxwell ise Beautiful You firmasının sahibi ünlü, zengin bir iş adamıdır. Ülkenin genç kadınlarının gözü onun üstündedir.
Bir gün tesadüfen Penny ile Maxwell tanışırlar ve akşam yemeğine çıkarlar. Daha sonra beraber Paris’e giderler. Maxwell’in iç yüzü orada ortaya çıkar. Maxwell Penny’i kadınlar için ürettiği cinsel haz ürünleri için sadece bir deney olarak görüyor. Günlerce Penny’nin üzerinde ürünleri dener. Maxwell’in ürettiği ürünler; kadınların bir erkeğe ihtiyaç duymadan kendilerini cinsel alamda tatmin etmek ve en yüksek cinsel hazza ulaştırıyor.
Maxwell ürünlerin hepsini Penny’nin üzerinde deneyip geliştirdikten sonra satışa hazır hale getirir. Penny’de belli bir miktar para verip kendisinden davacı olmaması için uyardıktan sonra onu serbest bırakır. Penny üzerinde denenen ürünlerden dolayı hastalanır. Başka kadınlar bu ürünlerden zarar görmesinler diye bu olayı mahkemeye taşır. Maxwell çok güçlü olduğu için Penny başarılı olamaz.
Maxwell Penny’i susturmak ve ürünlerini tekrar onun üzerinde denemek için zorla kendisiyle evlenmeye ikna eder. Düğün sırasında her şey ortaya çıkar. Maxwell yıllar önce ölen karısının genlerinden Penny’oluşturmuştur.
 Maxwell’in kadınlara yönelik cinsel haz ürünleri üretmesinin temel nedeni; kadınlar ile erkeklerin cinsel ilişkilerini engellemektir. Böylelikle herkes çocuk doğuramayacaktır. Anne olacak kadınları kendi belirleyecektir. Böylelikle kendisine itaat eden yeni bir insan nesli yaratacaktır. Böylece gücüne güç katacaktır.

 Kitapta metafor yapılmıştır Maxwell gücü temsil etmektedir. Ürettiği ürünler de kapitalizmdir. O ürünleri satın alan insanlar ise araştırmayan, soruşturmayan, Sadece arzu ve istekleri peşinde giden cahil insanları temsil ederken Penny ise mücadeleci insanı temsil etmektedir.

15 Nisan 2016 Cuma

şiddet güzeli – miss violence filmin özeti

Yapım: 2013 Yunanistan
IMDB Puanı: 7.1
Yönetmen: Alexandros Avranas
Oyuncular: Kostas Antalopoulos, Constantinos Athanasiades, Chloe Bolota
film 11. Yaş gününde intihar eden kız ile başlamaktadır. Asıl tuhaf olan ise kızın intiharından sonra başlıyor. Kızın ailesi intiharı sorgulamak yerine olanları unutma çabasındadır. Özellikle ailenin babası olayın unutulması ve hayatlarını kalan yerden devamı için aileyi zorlamaktadır.
Bu film kimileri tarafından otoriteye karşı bir baş kaldırış, kimilerine göre çocuk istismarını gündeme getiren bir filmdir. Bu yorumlar elbette doğrudur. Ancak ben farklı bir konudan baktım bu filme. Hangi konudan mı baktım? Algı yönetimi konusundan baktım. Öncelikle algı yönetimi tanımını yapalım.
Algı Yönetimi: Bireylerde istenilen davranışı elde etmek için onların kendilerine gelen mesajın kaynağın gerçekliğine inanmalarını sağlamayı amaçlamaktır. Algı yönetimi Uluslar Arası Halkla İlişkiler Dersimizin içinde geçen bir kavram. Biz bu derste Uluslar Arası Halkla İlişkiler başlığı altında işlemiştik.
Ancak ben bunu kişi başına indirgeyerek anlatmak istedim. Yani kişi kendini çevresine karşı nasıl algılatır. Ya da algılatmak ister.
Örneğin; anne babamıza karşı olan algı yönetimimiz farklıdır, arkadaşlarımıza karşı olan algı yönetimimiz farklıdır. Yani bu iki taraf bizi aynı şekilde algılamaz. Ya da biz onlara farklı algılatırız. Anne babamız bizi itaatkar, söz dinleyen kişi olarak algılarken arkadaşlarımız bizi asi, heyecanlı biri olarak algılayabilmektedir. Aslında bunun böyle olmasını biz istiyoruz. Yani farklı farklı kişilerin kafasında farklı bir biz varız. Çünkü onların algılarını biz yönetiyoruz.
İşte filme bakış açım tam da bu noktada başladı. Filmdeki evin reisi “baba” konumundaki kişi etrafındaki kişileri kendi hakkındaki düşüncelerini farklı farklı oluşturuyor. Aslında algı yönetimi yapıyor.
Ailedeki  “baba” algısı: Acımasız, dayak atan, o, olmadan ev halkının açlıktan öleceği düşüncesi hakim. Bunun böyle düşünülmesi tesadüf müdür.
Şimdi size filmdeki bir sahneyi anlatayım ve sahne üzerinde analiz yapalım. Filmde küçük kız babaya karşı baş kaldırır ve ona karşı gelir. Baba da hemen karşılığında kızı tokatlayarak cevap verir. Eve gittiğinde  bütün aile fertlerini toplar ve onların gözü önünde evde yiyecek, içecek ne varsa çöp poşetlerine doldurup çöpe atar. Böylece ailedeki herkes aç kalır belli bir süre. Daha sonra “baba” tekrar eve yiyecek içecek alır ve deyim yerindeyse aile halkı yemeklere saldırır. 
Aynı kişi “baba” dışarıda çocuklarıyla ilgilenen, eğitimine önem veren, hiç şiddet yanlısı olmayan bir kişi olarak tanınıyor. Çünkü çevresine davranışlarıyla bunu yansıtıyor. Yani onların algılarını da bu şekilde yönetiyor. Bu da demek oluyor ki karşımızdaki kişilerin  kafasındaki bizi istediğimiz gibi oluşturabiliriz bu da algının yönetilmesi oluyor.